İçeriğe geç

Çocuk diye kime denir ?

Bir gün parkta otururken, salıncakta kahkahalarla sallanan küçük bir çocuğu izledim. Yanında oturan babası, her seferinde “Daha yükseğe!” diye bağırıyordu. Yan masadaki bir kadın ise sessizce gülümsüyor, çocuğun saçlarının rüzgârla dans edişini izliyordu. O an içimden bir soru geçti: Çocuk diye kime denir? Bu sadece yaşla mı ilgilidir, yoksa yüreğinde o saf sevinci taşıyan herkes bir çocuk mudur?

Çocuk Diye Kime Denir?

Aslında bu soru, bir tanım değil bir yolculuktur. Çünkü “çocuk” kelimesi sadece yaşa sığmaz; bir hâlidir, bir ruhtur, bir aynadır. Çocuk diye kime denir? Belki de hayata hâlâ merakla bakan, küçük şeylerden büyük sevinçler çıkarabilen herkese…

Bir Baba, Bir Anne ve Bir Küçük Eller Hikayesi

Bir sabah, Ali ve Zeynep isimli bir çift, dört yaşındaki kızları Elif’i parka götürdü. Ali, her zaman olduğu gibi planlıydı.

“Elif önce kaydıraktan kayacak, sonra salıncağa binecek, sonra eve dönüp öğle yemeğini yiyecek,” dedi. Zeynep gülümsedi, ama Ali’nin bu kadar düzenli olma hâline alışkındı.

Elif ise hiç plan dinlemeden, çimenlerin üzerine koştu, dizlerini çamura buladı, bir uğur böceği gördü ve dakikalarca onu izledi.

Ali, hemen mendilini çıkarıp Elif’in dizlerini silmek istedi.

“Kirlenmesin,” dedi.

Zeynep yavaşça elini Ali’nin koluna koydu.

“Bırak biraz kirlenmesini… Çocuk olmak biraz da böyle bir şey değil mi?”

Ali durdu. Gözleri Elif’teydi. Kızının gülüşü, rüzgârla yarışıyordu sanki. O anda anlamıştı — çocuk olmak, planlara sığmazdı. Belki de büyümek, o plansız mutluluğu unutmak demekti.

Erkeklerin Çözüm Arayışı, Kadınların Kalp Dili

Ali’nin aklında her zaman çözümler vardı: “Düşerse ne olur, yorulursa nasıl dinlenir, ağlarsa ne yaparım?”

Zeynep’in aklında ise sadece bir şey vardı: “Onun duygusu ne?”

İşte fark tam da buradaydı. Erkeklerin zihni çözüm üretirken, kadınların kalbi anlamaya çalışır. Çocuk yetiştirmek de aslında bu iki dünyanın dengesidir.

Birinin “nasıl?” diye sorduğu yerde, diğeri “neden?” der.

Birinin “tamam mı?” dediği yerde, diğeri “iyi misin?” der.

Ve çocuk…

Her iki soruya da aynı masumiyetle cevap verir: “Oynayalım mı?”

Bir Çocuğun Öğrettikleri

Elif o gün parkta sadece oynamadı; anne ve babasına unutulmaz bir ders verdi. Eve dönerken Ali sessizdi.

Zeynep gülümsedi, “Ne düşünüyorsun?” diye sordu.

Ali cevap verdi:

“Belki de biz çocukları büyütmüyoruz… Onlar bizi büyütüyor.”

Bu cümle Zeynep’in kalbine dokundu. Çünkü gerçekten de çocuklar, anne ve babaların unuttuğu taraflarını yeniden uyandırır. Cesareti, saf sevgiyi, sabrı ve merakı hatırlatırlar.

Çocukluk Bir Yaş Değil, Bir Duruş

Çocuk diye kime denir?

Belki de hâlâ yağmurda ıslanmayı sevene,

Bir kelebeği görünce durup izleyene,

Birine sarıldığında zamanın durduğuna inanana denir.

Yaşı kaç olursa olsun, kalbinde “ilk kez” duygusunu taşıyana…

Bir resim çizerken taşırsa renkleri,

Bir hayal kurarken sınır koymazsa düşüncelerine,

İşte o hâlâ bir çocuktur.

Sonuç: Hepimizin İçinde Bir Çocuk Var

Belki büyüdük ama çocukluğumuzu tamamen kaybetmedik. Her gülüşte, her şaşkınlıkta, her umutta o çocuk yeniden başını kaldırıyor.

“Beni hatırladın mı?” diyor sessizce.

Çocuk diye kime denir?

Belki de “büyüdüm” dese de hâlâ içindeki sevgiye inanan herkese.

Çünkü çocuk olmak, dünyanın karmaşasına rağmen kalbinde masumiyet bırakabilmektir.

Peki sen en son ne zaman gerçekten bir çocuk gibi güldün?

Yorumlarda anlat — çünkü belki de hepimizin birbirinin çocukluğuna biraz ihtiyacı var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir